Herkese Merhaba sayın, sevgili, güzel insanlar. Bu yazımı bundan tam 3 yıl önce yazıp bilgisayarın en karanlık köşesinde arşivlediğimi bir elektrik kesintisi sırasında internetsizlikten sağ tık yenile yapmaktan sıkılmış ve “acaba nerede ne var?” diye dosyaları kurcaladığım sırada buldum. 3 yıl sonra da aşağıda okuyacağınız her bir kelimenin arkasında olduğumu, aynı düşündüğümü bilmek mutlu etmedi desem yalan olur. Gelin buyurun siz de bir okuyun ve sonunda da kendinize şunu sorun "3 yıl önceki ben ile şuan ki ben arasında bu yazılanlar ışığında Ne, Ne kadar, Nasıl değişti?”

Vay vay vay anasını sayın seyirciler yazacak, konuşacak o kadar çok şey birikti ki şu yazmadığım zaman zarfında dünya resmen korku filmi sahnelerini aratmayan olaylar yaşadı. Ama şimdi kalkıp da herkes gibi Corona ile ilgili birşeyler yazamayacağım zira bunu binlerce insan aylardır zaten yazıp, çizip sürekli tartışıyor en azından ben eksik kalayım çok da bir şey kaybetmem diye düşünüyorum. Peki nelerden bahsedeceğim? Bu defa motivasyon üzerine "gazlandırıcı" cümleler kuracağım. Umarım okudukça içinizdeki hayaller ve arzular yeniden canlanır ve gerçekleştirmek için harekete geçersiniz.

Öncelikle şunu anlamakta fayda var şuan kullandığımız her ürün, teknoloji, gidilen yollar, yapılan binalar, kurulan üsler, çıkılan ve çıkılacak olan gezegenler bir zamanlar birilerinin hayaliydi ve şuan hepimizin ortak gerçekleri oldular. O yüzden istiyorum ama yapacak g*t yok hikayesini bir kenara bırakın ki gerçekten yapabilecek olduklarınızı görün. “İstemek başarmanın yarısıdır.” Bu söze çok fazla bel bağlamayın çünkü bana göre lafügüzaf. Evet başarının bir kısmını oluşturabilir ama yarısı gibi büyük bir çoğunluğu kapsayamaz diye düşünüyorum. Önce hayal kur ve onu çok “iste” daha sonra istediğinin katbekat fazlası da elde etmek için çalış. Hem düşünüyorum da gerçekten ne kadar imkansız şeyler istiyor olabilirsiniz ki gerçekleşmesi için… (okuyanlar yorum olarak isteklerini yazsın) baktığımız zaman gerçekten imkansız denilecek çok şey gerçekleşti ve “s*ktir salak salak konuşma hayatta olmaz” dediğimiz ve diyeceğimiz çok şey de günü gelince gerçekleşecek.

“Aga iyi güzel diyorsun da ne yapacağız bari onu de” diyor olabilirsiniz. Ne yapman gerektiğini söyleyemesem de neden yapman gerektiğini söyleyebilirim. Yaşadığını hissedeceksin. Hele günümüz şartlarında gerçekten fazlasıyla yapay bir hayat yaşıyor ve "ulan geldik ama soran da olmadı bari yol haritası veren olsaydı" diyoruz. Çünkü hayal kurduğumuz binlerce şeye hem fazlasıyla yakın hem de bir o kadar uzağız. Sosyal medya kullanıyor ve orada yaşanan –sahte de olsa yaşanan- hayatları görüyoruz. Tek yapabildiğimiz ne? Çift tık! Kimisine o bile zor geliyor beğen ya da kalp butonuna basıyor direkt. E, adam bakıyor dünyanın, kendi yaşadığı yerin tam zıttı uzaklıkta millet neler neler yapıyor, ne hayatlar yaşıyor, neler başarıyor, sonra ekranını kilitleyip telefonu gözünün önünden indirdiğinde tekli koltukta doblosu olan enişte oturuşu yaptığını fark edinceee... tek eksiğinin aslında doblo olmadığı gerçeğiyle yüzleşiyor. 

Sorsanız ona ve çevresindeki çoğu kimseye göre yaptığı her şey doğru; okudu hem de iyi okullarda sınavlara girdi kendine bir yer edinmek için, iyi yerler kazandı ya da atandı işe yarar olduğuna inanmak için, para biriktirmeye başladı belki evlilik belki “ayağımı yerden kessin yeter” dediği bir araba için, evlendi, arabayı da aldı dedi ki “bize bir çatı gerek nerede kalacağız a dostlar” hemen büyüklerden akıllar alındı, krediler çekildi -tamam para biriktirdik de çok da şaapmayın yani- ve evin kapısından girilince kredi faizinin verdiği huzuuurr… iç dingillik pardon dinginlik… ooh be dünya varmış sonunda bizim de evimiz oldu hadi şimdi de var mısınız mobilyalar ve diğer eşyalar için kredi çekelim? Eveeeettt… çek çek çek çek derken baktık ki Türkçede ki en uzun kelime “kredi”. Ama olsundu evimiz vardı artık abisi. 

Başımızı soktuk, üstümüzü örttük, karnımızı doyurduk e daha ne olsun öderiz be bir şekilde maksat gönüller bir olsun biz bize yeteriz. Agacım biz bize tabiki yeteriz siz de size yetersiniz bundan yana sıkıntı yok ama niyedir bu cebine olan zulmün. Ha tüm bunları söylerken de parayı inkar ediyor değilim parasız da olmuyor gerçekten paranın bu devirde mutluluk getirdiğini zaten düşünüyorum ama benim savunduğum asıl şey şu neden sen tüm bunları ailen ya da yaşadığın çevre benzer yollardan geçti diye kabul ediyor ve yapıyorsun. Tüm yaptıkları ve şuan da yaşadığı hayatı sadece kendisi seçip yaşayan insanlara sözüm yok doğrusuyla yanlışıyla tüm sonuçlarına katlanabilirler. Peki sen?

Gerçekten tüm hayatın boyunca hayatında sevdiğin insan olsa dahi aslında istemediğin bir işi yapıp sırf doğru olanın bu olduğunu düşünmeni sağladıkları için her gün sabahın köründe kalkıp o trafiğe katlanıp sonra da akşam yine aynı trafiğe katlanmak zorunda kalıp güneşten bile fazla mesai yaparak yaşayabilecek misin? Ha yaşanmaz mı yaşanır tabi yani yaşanıyor da nasıl yaşanıyor gel bir de yaşayanlara sor. Çok para ve zenginlik gerçek mutluluk değildir hayal ettiğini gerçekleştirmiş herkes para kazanamasa bile zengindir. Cem Yılmaz’ın söylediği çok sevdiğim bir söz var: “Para için bir şeyler yapmayın, bir şeyler yapın para etsin.”

Artık gece yatağınıza yattığınızda tavana bakıp kendi hayallerinizi izlemek yerine hayallerinizi yaşıyor olduğunuz bir güne uyanın. Düşünmeyin, yapın. Yanlış da olsa bir şeyler yapın. Doğru yolu bulmanın en kolay yanlış yaparak bulabilirsiniz. İnanın hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir. Gerçekten isteyen herkes buraya yorum yazarak da bir tartışma açabilir özelden de yazabilir. Tek istediğim kendiniz için bir şeyler yapmanız, iyi bir şeyler. Dostoyevski güzel demiş: Ne yaparsan yap, daima pişman öleceksin. Belki yaptıklarından belki de yapmadıklarından. O yüzden dostlar zaten ne kadar yaşayacağımız belli değilken yapmadıklarınızın pişmanlığıyla yaşamayın. Uyumadan önce keşke yapsaydım demeyin çünkü o gün gitti. Ama tekrar keşke dememek için bir fırsatın daha olabilir uyandığında kalk, program yap ve başla. Aynı hatayı yapıp farklı sonuç bekleme aptallığında bulunma.

Tek bir hayatın var. İçinde binlerce insanla yolun kesişiyor olsa da en başta mutlu etmen gereken hayat sana ait. Kendine mutlu olamadığın bir hayat verme. Kendine gerekirse not defteri tut ya da bağımlısı olduğun telefon, bilgisayar her neyse oraya yaz. Yol haritanı çiz ve sırayla yapman gerekenleri yaz. Her gerçekleştirdiğinin üzerini çiz ve yolun sonuna kocaman ister huzur yaz ister mutluluk yaz ister para yaz ama o yolun sonu seni gerçekten sen yapacak şeye çıksın.

Ha bu arada gerçekten dene ama pes etmeden dene yine de olmazsa gel beni bul.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Öğrenecek Daha Çok Şey Var.

Canlıların Sınıflandırılması