Öğrenecek Daha Çok Şey Var.


İlk yazıma yıllardır dert yandığım ve yanmaya da devam edeceğim bir konudan başlamak istiyorum.
EĞİTİM!
Eğitim konusu benim için tam bir dipsiz kuyu. Çünkü bu yılla beraber 2001 yılında başlayan öğrencilik hayatımın 19. yılı. Böyle giderse bir sonraki yıl 20. yıl kutlamaları yapacağım. Artık tam anlamıyla profesyonel bir öğrenciyim.  Oysa bu yola büyük umutlarla çıkmıştım. Ancak üniversitede geçiriyor olduğum 6. yılımda anladım ki "Umut fakirin ekmeği umar ha umar umar..." Okulda çoğu hocadan eski olmamın yanında, artık Dekan Bey’den daha fazla yetkim var diyebileceğim noktadayım.  
Peki, neden böyle olmuştu?
Hata nerede ya da kimdeydi?
Evet, ülkenin okuyan insana ihtiyacı var ama ben biraz fazla abartmamış mıydım?
Bu kadar güzel pasta (makarna) yapmayı nereden öğrenmiştim? Hepsi ve daha fazlası bu yazıda.
         Türkiye’de eğitim bana göre eğitim-öğretim değil “ne biliyorum ki ne öğreteyim” olarak ilerliyor. Tabi işinin hakkını veren eğitimcileri bunun dışında tutuyorum. Sözüm sadece her ayın 15’ini iple çeken çok sevgili hocalarım için…
Bu devirde maaş önemli, geçim sıkıntısı kesinlikle bir Türkiye gerçeği ancak benim orada bahsettiğim biraz daha fazlası…
         Öğretmen sadece elindeki eğitim fakültesi diplomasıyla olunmaz. Diploma size maaşlı ve sigortalı bir çalışan olmanız için gerekiyor olabilir. Ancak öğretmenlik gibi bir meslek diplomadan fazlasını gerektirir. Bana nasıl ki mühendislik fakültesinden mezun olunca sadece diploma yeterli gelmiyorsa. Bunun yanında “Kaç dil biliyorsun? Hangi bilgisayar programlarını öğrendin? Kaç ülke gezdin? Hangi topluluklara üyesin?” gibi sorular da geliyorsa ve ben tüm bu sorulara “Abi valla sadece diploma var.” dediğimde yarım bıyık altı bir gülümsemeyle “peh! Oğlum diploma artık her 10 kişiden 9’unda var.” cevabını alıyorsam müstakbel işverenimden, aynı şekilde bu günlere gelmeme vesile olan ilk öğretmenimin de benzer yeterliliklere sahip olması gerekir.
         Ama biz sadece üniversitedekine lisedekini, lisedekine ortaokuldakini, ortaokulda da ilkokuldakini “hocam valla öğretmediler.” diye kötülediğimiz için 10 kişiden 9 olmaya devam edeceğiz.
         Sizce sorun eğitim sisteminde mi? Eğitimciler de mi? Seçiminle gel yorum kısmında hep beraber tartışalım.
         Agalar, hanım ablalar, biz cahil değiliz. Bu devirde bu kadar imkân elimizde varken cahil kalabilene oturma organıyla gülerler. Doğrusu şu “cahil yapmaya çalışıyorlar.” Benim üniversitede yerinden kalkmadan ders anlatan Doç. hocam var. Tamam, işinde iyisindir, oradan bakınca hepimizi Yrd. Doç. olarak da görüyor olabilirsin ama gayet dolmuşta “abi bir öğrenci alır mısın?” diye takılan tipleriz, bu zulüm niye? Hadi kalkasın yok, belki yumurtaların soğumasın istiyorsun ona da eyvallah, iyi de hacı dayı sınavda neden NASA’da çalışan astrofizikçi şapkanı takıp bize ahireti sorgulatıyorsun. Sonra “bu kâğıtlar neden boş?” doğaya olan sevgimden tabi ki hocam dersi beşinci kez alıyor oluşumdan belli değil mi? Yoksa senlik bir durum yok yani… (Sınavlara hocadan fazla girdim.)
         Bir öğrenci olarak benim senden beklentim anne şefkati değil. Bana öğret, yol göster, yolu tıkama, en azından ihtimalleri sun seçimi ben yaparım. Sevdiğim hocalarımdan biri bir dersinde şöyle demişti:
         “Eğitim, kar oranı en büyük yatırımdır. Ancak vadesi epey fazladır. Bugün yapacağınız bir yeniliğin, iyileştirmenin sonucunu ancak 30 sene sonra görebilirsiniz. Şanslıysanız sonuçlar iyi çıkar.”
         Bu demek oluyor ki bugünün iyi eğitimcileri 30 yıl önce yapılmış iyi birer yatırımdılar. Buket Uzuner’in de dediği gibi:
         “Hayatta en büyük şans küçükken iyi bir öğretmene rastlamaktır.” 



              Öğretirken öğrenmeyi unutmayın. Eğitim bu ülkede en az Metrobüs kadar sorun halinde. Gel gelelim daha fazla yolcu sığdırmak hala daha bilimden daha çok araştırılan bir konu, ne acı değil mi? Öğretemediğimiz gibi öğrenemiyoruz da. Ah hayat okulu ah en zorlu sınav da hep seninki değil mi?
         Bu hayat okulundaki öğrencilerden biri olarak öz eleştiri yapacak olursam şunları söyleyebilirim.
         “Bize verilenle yetinmemeliyiz. Kimse olmasa bile kendimiz varız. Öğrenmeye aç, her bilgiye açık olmalıyız. Ancak bu şekilde suya yön verebilir, baraj kurabiliriz. Önümüze çıkan hiçbir zorluk yıldırmamalı, hele ki şu devirde imkânsız kelimesi anlamını yitirmişken. Onu imkânsız yapan biziz, korkularımız.
Gerçek şu ki “Evrenin hizmeti self servistir.” siz onu almadan o kalkıp size gelmez. Daha keşfedilmemiş yüzlerce canlı türü varken arayışın hiçbir zaman bitmeyeceğini unutmayın. Bu yolculukta durak yok, nereden başlarsan başla kazanacaksın. 
           Sakın unutma cesaret seni gökyüzüne, umut yıldızlara ulaştırır.”
        

   






Yorumlar

  1. Uuu bu eğitim sistemi tam bir lunapark dostum! Belki de bu eğitim maratonunda “ hızlı koşan atın b**u seyrek düşer” inancını içselleştirip yavaş olsun tam olsun dedim diye düşün. Mesela gibi.. sanki..Unutma: “Türk eğitim sistemi, sen plan yapmaya çalışırken, aniden başına gelenlerdir”!

    YanıtlaSil
  2. Blog dünyasına eğitimle ilgili güzel bir başlangıç yapmışsınız. Okuması güzel, dertleriniz özel ama ders alınasıydı teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Genel olarak eğitim sistemimizden hep şikayetçi tavırlar mevcut çoğunlukta bu yönde söyleniyorsa ihtimalde yüksektir bu sese bakanlık bile değişim yönünde olacağını söylüyorsa kesinlikle haklı boyutta olduğunun göstergesidir. Benim bakış açım alfabeyi öğrendikten sonra cümleleri kendim kuracağım yönündedir. Bu söz tez olarak yazılsa ülkenin bakış açısı değişecek boyuttadır aslında İnsan kendi içinde ki istekleri bulduğunda yürüyeceği yolu gitmek isteyecektir bu herkesin yapabileceği iş değil çünkü herkes aynı pencereden bakamaz herkes aynı resmi göremez eğer öyle olacak olsaydı yaşamın bir anlamı kalmayacaktı işte burada ilahi bir formül olduğunun kanısına varıyorum. Eğitime sorun olarak bakmaktansa yapılacak işlere çözüm bulmayı tercih edecek zihinlerin açılmasını bende istiyorum tabi ki, hatta eğitime bakış açısı diye bir ders eklenmesi gerektiğinide savunabilirim. Yazdığın konuya daha detaylı yorum yapmak isterdim lakin yanlış anlaşılmakta istemem sana öneri olarak bir hayat hikayesi izlemeni tavsiye edeceğim,
    Bkn:ELON MUSK
    Böyle güzel yazılarda görüşmek üzere. paylaşımın için teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle bende teşekkür ederim yazdıklarınızda çok haklısınız. Daha söylenecek gerçekten çok söz var eğitimle ilgili ben sadece kendi yaşadıklarımı bakış açımla beraber bir kısmını anlattım. Herkesin böyle bir yarası vardır bu konu hakkında hiç şüphesiz. Öneri için de, kitabını okumuştum eğer film ya da belgesel gibi görsel bir hikaye de varsa izlemekten keyif alırım çünkü Elon MUSK birçok gencin idolü olmayı başardı.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canlıların Sınıflandırılması